Gıda Sanayinde Gıda Mevzuatı Etki Analizleri Eğitim ve İşbirliği Sistemi
14 Ocak 2013
İtü Gıda Mühendisliği Lisans Öğrencileri Başarı Ödülleri
14 Ocak 2013

Gıda güvenliğinde yenilenen bir arayış

14 Ocak 2013

Sn.Necdet Buzbaş’ın Dünya Gıda dergisinde daha önceki aylar yayımlanan Gıda Güvenliğinde Yenilenen Bir Arayış başlıklı yazısıdır.

Bugün dünyadaki aç insan sayısı 1 milyar civarında. 1996 yılında Roma’da yapılan birinci “Dünya Gıda Zirvesi”nde bu sayı 840 milyon civarında idi. Aradan geçen on altı yılda dünyadaki aç insan sayısında azalma yerine artış olması kaygı vericidir.

Necdet BUZBAŞ

Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası

Yönetim Kurulu Başkanı

Gıda güvenliği, yaygın anlayışla üretimin tüketimi karşılama oranı olarak yorumlansa da esasında insanların sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için, beslenme gereksinimi ve tercihlerine uygun, yeterli, sağlıklı ve besleyici gıdaya her zaman ulaşabilme durumudur diye tanımlanabilir. Gıda güvenliğinin dört boyutu; gıdanın bulunabilirliği, gıdanın erişilebilirliği, gıdanın kalite ve güvenilirliği ve ilk üç boyutun sürdürülebilirliği olarak sıralanabilir.

Bugün dünyadaki aç insan sayısı 1 milyar civarındadır.1996 yılında Roma’da yapılan birinci “Dünya Gıda Zirvesi”nde bu sayı 840 milyon civarında idi. Aradan geçen on altı yılda dünyadaki aç insan sayısında azalma yerine artış olması kaygı vericidir.

Birleşmiş Milletler Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) bu yıl, Brezilya’daki zamansız yağışlar, ABD’deki 80 yılın en büyük kuraklığı ve Rusya’da üretimde yaşanan sıkıntılar nedeniyle gıda fiyatlarının yükseldiğine işaret ediyor. 2007 – 2008’de yaşanan Gıda Krizi’nde fiyat hareketleri buğday ve pirinçle sınırlı kalırken bu kez buğday ve pirincin yanında soya ve mısırı da kapsıyor.

Tarım ürünü borsalarındaki oynaklığın özellikle 2008 yılı sonrası aşırı ölçüde artması; yaşanan kuraklık ve aşırı yağışlar gibi iklim şartlarıyla ve hatta uygulanan biyoyakıt politikalarıyla açıklamaktan uzaktır. Bunlar olsa olsa gıda güvenliğinin gıdanın bulunabilirliği boyutu ile ilgilidir. Açlığın temel sorunu ise gıdanın erişilebilirliği boyutudur.

Görünen o ki gıda emtia vadeli işlem borsalarının temel aktörleri olması gereken üretici ve tüketiciler oyundan dışlanırken, kâr hırsından başka hiçbir değer yargısı olmayan,ana tema olarak belirlenmiş, “Tarım Kooperatifleri, Dünyayı Beslemenin Anahtarıdır” ifadesinde yer bulmuştur.

Tekelleşen dünya gıda emtia tedarik zincirinin ulusal tarımsal kooperatifler marifetiyle kırılabileceği, yerelleşmenin sağlayacağı yararlar ile kooperatifleşmenin beslenmede anahtar rolü üstlenebileceği tezi gittikçe önem kazanır ve benimsenir olmuştur.

Beklentinin bu denli yüksek tutulduğu kooperatifçilik, özellikle ülkemiz için yeni nesil kooperatifçiliktir. Ülkemizdeki mevcut kooperatifçiliğin genel karakteristiği az ortaklı bir yapının hakim olmasıdır. Bu nedenle ölçek ekonomisi, işbirliği ve sinerji etkisi bakımından dünya uygulamalarının oldukça gerisindeyiz. Örneğin ekonomik faaliyet sonuçları bakımından bir kıyaslama yaparsak; Hollanda’da kooperatiflerin tarım pazarındaki payı yüzde 90, Yeni Zelanda’da kooperatiflerin süt ticaretindeki payı yüzde 95, et pazarındaki payı yüzde 70 iken Türkiye’de bu oran halen yüzde 2’ler düzeyindedir.

Ülkemizde ekonomik ve sosyal hayata olan katkıları, istatistiki verilerin yetersizliği nedeniyle tam bilinmemekle bir 2008 dünya finansal krizinin ortaya saçtığı sıcak para gıda fiyatlarının belirleyicisi ve tek hakimi olmuştur. Bu yapı küresel tedarik zincirinin iplerini elinde tutarak gıda fiyatlarının olduğundan daha fazla yükselmesine yol açarak gıda güvenli-ğinin gıdanın erişilebilirliği boyutunu tehdit etmekte, ortadan kaldırmaktadır. Bundan üreticiler ile dünyanın yoksulları en büyük zararı görmektedir.

Birleşmiş milletler 64.dönem çalışmaları çerçevesinde alınan, 18 Aralık 2009 tarih ve 64/136 sayılı karar ile 2012 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı” olarak ilan edilmişti.

Bundan amaçlanan; kooperatifler hakkında farkındalık oluşturmak, kooperatif işletme modelinin ekonomik ve sosyal kalkınmada oynadığı rolün tanımlanması, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanların ekonomik ve sosyal kalkınmalarında kooperatiflere tam katılım sağlama-larının desteklenmesi ve özellikle kooperatiflerin yoksullukla mücadelede aktif rol almasıdır. Birleşmiş Milletler’in bu genel yaklaşımı, Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından özgünleştirilerek, 16 Ekim 2012 tarihinde dünyanın belli başlı merkezlerinde düzenlenen Dünya Gıda Günü içinlikte; Parkobirlik, Marmarabirlik,Trakyabirlik, Karadenizbirlik,

Gülbirlik gibi sınırlı sayıda başarılı kooperatif örnekleri varolmasına karşın ülkemizdeki kooperatiflerin ekonomik ve sosyal yönden katkılarının düşük düzeyde olması ciddi bir sorun olarak görülmektedir.

Nitekim bu alana yönelik içinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nında yer aldığı üç Bakanlık ile ilgili kurum ve kuruluşların katkılarıyla “Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesi” hazırlanmıştır.

Strateji Belgesi’nde yer alan yeni vizyon, genel amaç ve hedefler Türkiye’deki kooperatifçilikle ilgili ezberleri hızla değiştirecek, tarımsal sanayide bir kaldıraç rolü üstlenerek, gıda güvenliğinin gıdaya erişilebilirlik boyutuna olumlu katkı ve destek verecek ortamı sağlayacaktır.

Açlık ve aç insanların varlığı gelişmişlik dünyasının utandı-rıcı bir ayıbıdır. Açlığın zengin ülkelerin himmet ederek ortaya koydukları zorlama yardımlarla değil, kendi ayakları üzerinde duran ve üretken bir tarım sektörü varlığında uğraş verilerek çözümlenebileceğine inanıyorum.